Skip to main content
Sanat. Tamamen kişisel olan tek gerçeklik. Kişinin duygularını gün yüzüne çıkarıp, onları ölümsüz kıldığı farklı bir evren. Bu durumu ele alacak olursak, her sanatçı kendi evrenini de yaratıyor diyebiliriz. Başkalarının yarattığı evrenlerin yıldızlarının ışığı altında kendi yıldızlarımızı oluşturmanın verdiği zevk ve küçük çaplı hırslarla çalışmalarımıza devam edip hedefimize ulaşmaya çalışıyoruz. Fakat şu bir gerçektir ki, kimi yıldızlar mesafe olarak bize daha yakın oldukları için daha parlak görünür, kimileri ise daha büyük ve parlak olmalarına rağmen daha uzakta olduklarından ışığının parlaklığını asla anlayamayız. Bu yüzden kendi yıldızlarımızı oluştururken onları sadece parlatmaya ve büyütmeye çalışmanın yanı sıra, daha yakınlaştırmak için de uğraşmamız gerekir. Peki neye doğru yakınlaştırmak için?
Şu an ki yaşadığımız devirde çok fazla müzisyen adayı olduğunu biliyorum. Ve bu akıp giden zamanda kendimizi geliştirirken, her ne kadar gerekli bulsam da bir o kadar da eleştirdiğim bir sistem var. Yarışmalar. Bana göre iki müzisyen arasında fikir farklılıklarından başka bir fark yoktur. İkisi de kendi zevklerini topluma yansıtıyordur. Yarışmaları eleştirdiğim yanı, birinin fikri diğerinden iyi olmalıdır gibi bir düşünceye sahip olması. Herkes istediği müziği zevkle topluma yansıtmak için uğraşıyorsa neden bunu başkalarıyla kıyaslamak zorundayız? Sözüm meclisten dışarı; fakat bu durum şu devirde öyle bir hal aldı ki, artık çoğu öğrenci, yarışmalarda kendi istediklerinin dışında, jüriye beğendirme çabası içerisinde çalıyor. Hatta performansları “konser performansı” ile “yarışma performansı” olarak bile ikiye ayırabilmemiz mümkün. Bunu eleştiriyorum çünkü yaptığımız sanat eğer kişisel bir hissiyat meselesiyse, bunu kıyaslayıp sıraya dizmek gerçekten sanatçının/sanatçı adayının umutsuzluğa düşmesine sebep olur. Kimileri de bunu umursamadan kendi özgür anlayışlarıyla çalıp onurlarıyla elenirler tabii. Bu konu daha çok tartışılır fakat şunu söylemeliyim ki her ne kadar yarışmalar bu bakış açısından kötü gibi gözükse bile şu bulunduğumuz dönem içerisinde gerçekten çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer yıldız biz isek, yıldızın parlaması kendi yaşanmışlıklarımızdan ve çalışmalarımızdan geçer. Onu yakınlaştırmak ise reklamdan. Yarışmalar da yıldızımızı topluma yakınlaştırıp daha parlak gözükmesini sağlayan bir araçtır. Bu yüzden de yarışmalara katılırken bazı şeyleri göze alarak girmek gerekir zaten. Sonuçta dünya üzerindeki tüm müzisyen adaylarının büyük salonlarda konser vermesi tabii ki imkansızdır. Yarışmalar o adayları belirler ve onlara konser imkanları sağlayıp kendilerini dünyaya tanıtmaları için olanak sağlar. Sadece bu da değil, jürilerle kurulan bağlantılar, öğrenciye yeni kapılar açar ve kendini diğer katılımcılarla da kıyaslayıp bulunduğu konumu da anlamış olur. Hatta bu süreç içerisinde hazırlanılan eserler için titizlikle verilen emek, bana göre yarışmaların en önemli yanlarından biridir. Arzu edilen derece alınamasa bile bu süreç bambaşka bir kazanımdır. Dilerdim; her yarışma adil olabilse fakat ne yazık ki her yarışma adil olamıyor. Derece almanın, öğrencinin yeteneğinden ve potansiyelinden daha önemli sayıldığı bu devirde şahsen çoğu yarışmanın adil olmasını da beklemiyorum zaten. Bu yüzden de tüm bunları göz önünde bulundurarak, yarışmaları iyi seçmek ve planlamak gerekiyor. Şu zamana kadar bir çok yarışmaya katılmış bulunmaktayım ve bu konuda çok fazla deneyim sahibi oldum. Müzisyen arkadaşlarıma da bir yarışmaya hazırlanırken nelere dikkat etmemiz gerektiğiyle ilgili tecrübelerimi paylaşmak isterim.
Öncelikle, yarışmalara hazırlanmak çalışmanın haricinde gerçekten büyük bir disiplin ve mentalite gerektirir. Hazırlanma süresi içerisinde de çoğu eğlence aktivitelerini ikinci plana atmak lazım. Eğer bir yarışmaya katılıyorsanız en az 1 sene önceden hazırlanmaya başlamanızı öneririm. Çok büyük yarışmalar için bu süre daha da uzayabilir. Öncesinde de kesinlikle bir kaç tane konser vermek sizin yararınızadır. Ayrıca şunu söylemeliyim ki, yarışmalar bağlantı demektir. Belirli bir bağlantınızın bulunmadığı yarışmalardan direk kaçının. Bir yarışmaya katılırken jüriyle bağlantı kurmak için öncesinde herhangi bir jürinin masterclassına katılmaya çalışın. Sizinle ilgili önceden bir izlenime sahip olacağı gibi, hakkınızı savunması da muhtemeldir. Çünkü sadece iyi çalmak da yetmiyor ne yazık ki. Taktiksel hareket ederseniz kimse hakkınızı yiyemez. Her gördüğünüz yarışmaya da sakın katılmayın, sadece jürinin yanı sıra, katılan yarışmacıları da araştırın ve eğer jürinin öğrencisi varsa direk kaçın. Tabii ki her yarışma bu konuda adaletsiz değildir fakat bir yarışmaya katılırken bu tarz riskleri göze alarak girmek bana vakit kaybından başka bir anlam ifade etmiyor. Çünkü yarışma bu dönemde itibar demektir ve bir yarışmada hakkınız yenip elenseniz bile ne yazık ki izleniminiz kimi insanlara göre düşüyor ve kimseye de bunun açıklamasını yapamazsınız. Bu sebeple de yukarıda yazdığım unsurları mümkün olduğunca değerlendirmenizi öneririm.