Yeni…yeni müzik, yeni sanat hep duyuyoruz bu kavramı. Sanatçılar için 21. yüzyılın en önemli sorunlarından biri “yeni” yapıtlar üretmek. Bu kaygıyla birçok beste daha çalınmadan yırtılıp atılıyor, birçok resmin daha sunulmadan üstü karalanıyor. Bunun sebebi ise, bu dönemin gerektirdiklerini yapmayan sanatçıların, camiadaki üst mertebelerden gelen ağır eleştirilerle karşılaşmalarıdır. Neden bu kadar büyük bir kaygı içindeyiz? Neden sanat politika gibi kutuplaşmalar içinde?
18. yüzyılda daha başlamıştı bu “yeni” kaygısı. Beethoven öldükten sonra besteciler ikiye ayrıldı. Bir gelenekçiler bir de yenilikçiler. Gelenekçiler Beethoven’ın izini devam ettirmek isteyenlerden oluşuyordu. Yenilikçiler ise Beethoven artık öldüğü için onun izini devam ettirmekten ziyade daha farklı bir sanatsal arayış içindeydiler. Dürüst olmak gerekirse müziğin sanatsal ilerleyişini sağlayan aslında bu kaygıdır. Sadece müziğin değil bütün sanat dünyasına yön veren ve ilerleleyişi sağlatan “yeni” kaygısıdır. Günümüze kadar sanatta bu arayış sayesinde çok ilerleme oldu. Ancak günümüze baktığımızda birçok sanatçının yeniyi ararken kaybolduğunu da görmek mümkündür. Bunun en büyük sebeplerinden biri ise geçmişi bilmeden,geçmiş yapıtlara hakim olmadan üretmektir. Bizden önce gelen ustaların ne yaptığına iyice hakim olunmadan yeni birşey üretmek ve buradan çıkacak ürüne eser demek temeli sağlam atmadan bir gökdelene bina demektir. Birçoğunun kayboluş sebebi budur. Birçoğu da müziğin yeni kısmını elektronik ortamlarda aramaktadır. Geleneksel müzik ve elektronik müziği kullanarak yapıt çıkartan besteciler de vardır. Ancak elektronik müzikle ilgilenen birçok besteci de daha sonra tamamen elektronik müzik bestecisi olarak eser çıkarmaya başlıyorlar. Elektronik müzik her ne kadar insanlara gerçekten farklı tını ve ses olanağı sağlasa da bu yolla yeniyi gerçekleştirmek çok da mümkün olduğu söylenemez. Kendi alanında bir farklılık oluşturabilir ama bu müziğin geneline etkisini göstermez. Zaten neyin yeni olduğunu veya yeniyi nasıl gerçekleştirmek gerektiği bu kadar basit bir şekilde anlatılamaz. Çünkü bu gerçekten bir arayış ve bunu bulmak ve oturtmak bir zaman isteyecektir. Burada önemli olan bestecilerin “yeni” kaygısını ortadan kaldırıp gerçekten özgür bir şekilde yapıt çıkarmasını sağlayabilmektir.
Sanatçı sorgular,araştırır ve hiçbir zaman durmaz. Sanatçının içinde bir tatminsizlik vardır. Bu tatminsizlik sanatçıya kendini geliştirme fırsatı verir. Ancak şunu söylemek gerekir ki herkesin yolu farklı olacağından özellikle yapıt çıkarmaya yeni başlayan sanatçılara bu kadar büyük bir kaygıyı yüklemek sanatçıyı kendisinden ve hatta belki de sanatından soğumasına sebep olur. Bu yüzden sanatçıya ne yapması gerektiğini nasıl bir yol izlemesi gerektiğini söylemek doğru değildir. En basitinden baktığımızda çağdaş müzik yazan besteciler pop müzik alanında müzik yazan bestecileri küçümsüyorlar. Bu küçümseme ayrıca film müziği bestecileri, geleneksel bir yazı dilini tercih eden bestecileri veya popüler kültürün herhangi bir dalında müzik yazan bestecileri de kapsıyor. Müzik ya da genel olarak sanat çağdaşlıktan ibaret değildir. Bizim pop müzik dediğimiz müzik kendi başına müziğin bir dalıdır. Yani çağdaş müzikle pop müziği ya da film müziğiyle rap müziğini karşılaştırmak uygun bir tabirle elma ile armutu karşılaştırmak gibi olur. Bu müzikleri kendi alanlarında karşılaştırmak gerekir. Bir rap parçası eğer kadını değersizleştiriyorsa, kapitalizmin savunduğu para sistemini daha da överek geliştiriyorsa ya da belli bir kesimi aşağılayarak ırkçılık yapıyorsa o müzik anlam bakımından örnek alınmaması gereken bir müziktir. Aynı şekilde bir pop müziğinin gerek ezgisel olarak gerek söz olarak insana yeterince düşünsel bir katkıda bulunmuyorsa o müzik yeterince kaliteli değildir. Sanatın ne olursa olsun insanı düşündürmesi ve insana yeni ufuklar açması beklenir.
Sonuç olarak baktığımızda önemli olan “yeni” birşeyler yaratmak değildir. Önemli olan düşündürücü insana yeni fikirler uyandırabilecek sanat eserleri yaratabilmektir. Bu yazıyı okuyan ve yapıt çıkarmaya yeni başlayan değerli sanatçı meslektaşlarıma da şunu öneririm: Yolunuzu kendiniz belirleyin. Yapıtlarınızın içine kendinizden anlamlı unsurlar katmaya çalışın. Ama üslubunuzu kendiniz belirleyin. Çağdaş sanat sadece bir üsluptur. Ancak müziğin geleceği değildir. Çünkü her ne kadar çağdaş müzik yeniyi ararken kendini var edecek olsa da milyonlarca insanın dinlediği geleneksel tarzda yazılmış müzikler, film müzikleri veya pop müzik de her zaman varlığını sürdürecek. Her sanatçı belki tarihe adını bırakamayacak ama her sanatçı hizmet ettiği alanın ebediyen var olmasını sağlayacaktır.